Ortaya bir kavurma fotoğrafı koymuşlar… Sözde “keyif”, ama asıl amaç belli: Boşalan koltuğa talip arayanların vitrin süslemesi. Etrafına bakıyorum; herkes kaşığı kavurmaya daldırmış gibi görünüyor ama aslında gözler kaşıkta değil, koltukta.
Derken sahneye bir Ziya çıkıyor. Kavurma ziyafeti veren de o ya, bir anda ortalığı bir “ziyafete davet” edası sarıyor. Yorum yaptık…
Demek ki biraz dokunmuş.
Demek ki kaşık çalınca tencere ses çıkarmış.
Ve sonra ne oluyor?
Efendimiz Ziya, esnafın başına aday olma yolunda herkesi kucaklaması gerekirken…
Kucaklamayı bırak, engelle tuşunu kucaklamış.
Ne diyelim…
Koltuk sevdası böyle bir şey işte:
Kavurmayı paylaşır ama fikri paylaşanı engeller.
Ziyafet verir gibi görünür ama eleştiriye tek lokma tahammülü yoktur.
Kararsız esmer kardeşimiz de çıkmış “Ben adayım” diyor…
Ama daha bir yoruma bile sabrı yok.
Yahu esnaf odası yöneteceksin; önce bir yorumu yöneteceksin!
Benim için engellemiş, hiç önemli değil.
Hatta iyi oldu:
Bari sosyal medya trafiği azaldı, yoksa her beğeniyle kendini başkan sananları doyurmak zor iş.
Sonuç?
Kavurma çok, cesaret az.
Fotoğraf bol, vizyon kıt.
Engelleme heyecanı yüksek, esnafı anlama kapasitesi düşük.
Ama olsun…
Koltuk boş kalmaz;
Asıl boş kalanlar, fikri ve duruşu o koltuğu doldurmayanlardır.
