Siyasetin Sessiz Kırılma Noktası ve Kaybolan Kalp Atışları

Mersin, uzun yıllardır siyasetin hareketli şehirlerinden biri. Her dönem bir başka rüzgâr eser, bazen çok sesli bazen suskun bir tablo çıkar karşımıza. Ama bugün gelinen noktada, kent siyasetinin bir başka kırılma noktasında durduğu açıkça görülüyor. Bu kırılmayı oluşturan şey sadece seçim sonuçları değil; çok daha derinden gelen, çok daha toplumsal bir dalga.

Şehrimizde siyasi parti liderlerinin katma değerini konuşurken, aslında halkın bakışındaki değişimi de görmemiz gerekiyor. Liderlerin kentte bıraktığı iz, attıkları adım, söyledikleri her söz yakın geçmişe göre çok daha hızlı tüketiliyor. Çünkü halk artık gösterişli manzaralardan çok, hayatını kolaylaştıracak gerçek çözümler görmek istiyor.

Tam da bu yüzden, yeni kurulan partilere doğru yaşanan “koşa koşa gidişler” aslında siyasete duyulan hayranlığın değil, mevcut yapıların içindeki tıkanıklığın bir yansıması. Ancak burada asıl mesele gidene bakmak değil; “Gideni göndermemek için ne yapıldı, ne yapılmadı?” sorusunu sormak.

Bu soru, bugün siyasetin en hayati sorusu hâline geldi.

Yıllarca partilerin gücünü ayakta tutan şey sadece liderlik değildi. Bazı yapılar için özellikle geçerli bir gerçek vardı:

Kadın kolları…

Onlar, bu ülkenin 24 yıllık iktidarını inşa eden en büyük emek unsurlarından biriydi. Kapı kapı dolaşan, eli vatandaşın omzunda olan, siyaseti “siyasetçiler adına” sevdirebilen görünmez bir güç.

Ancak zaman değişti. Eskinin stratejisi bugünün dünyasında aynı karşılığı bulmuyor. Çünkü halk artık tanıtılan bir politikayı değil, dokunulan bir hayatı görmek istiyor. Bu yüzden yeni dönem çağrısı çok daha farklı bir anlayış gerektiriyor:

Samimiyet, ulaşılabilirlik ve gönüle yeniden temas etme…

Bugün siyasetin kan kaybetmesinin tek sebebi başarısız seçim sonuçları değil. Asıl mesele, ekonomik krizin hayatın her alanına gölge düşürmesi. Bir evin mutfağından başlayan sıkıntı, siyaset meydanında tozumuza yansıyor. Bir çocuğun eğitim masrafı, bir annenin marketteki yüz ifadesi, bir babanın iş ararken taşıdığı ağırlık… Bunların hepsi siyaset algısını değiştiriyor.

Bu yüzden siyaset bugün eski görüntüsünde değil. Sahneler aynı ama izleyici farklı. Artık toplumu sadece vaatlerle değil, ekonomik nefesle, sosyal huzurla ve güven veren bir yönetim diliyle kazanmak gerekiyor.

Mersin’de bugün unuttuğumuz şeylerden biri şu:

Siyasetin kalbi ancak halkın kalbiyle aynı ritimde attığında işler yoluna girer.

Liderlerin kentteki katma değeri tam da bu uyumu sağlayabildiği oranda anlam kazanıyor. Yeni partilere gidişlere hayret etmek yerine, mevcut yapıların neden eskisi kadar çekim gücü oluşturamadığını görmek gerekiyor.

Kısacası, mesele kavga değil; mesele kalbe temas.

Mesele kaybedeni konuşmak değil; neden kaybedildiğini anlamak.

Ve en önemlisi; siyasetin yeniden gündem olmasını sağlamak için önce halkın gündemine dokunmak.

Mersin’in beklediği budur, halkın kalbinde yatan da…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.